Kaş’ın merkezine oldukça yakın olan Kaş Antik Tiyatrosu, bölgedeki en önemli tarihi yapıtlarından biridir. M.Ö. 2. yüzyıla tarihlenen bu tiyatro, Kaş’ın geçmişine ışık tutmaktadır. 4.000 kişilik kapasiteye sahip olan tiyatro, günümüzde hala etkinlikler ve konserler için kullanılmaktadır. Bu tarihi mekanda geçmişin izlerini sürerken, Kaş’ın nefes kesici manzarasını izleyebilirsiniz. Kaş'ın merkezinden yürüyerek ulaşılabilir olan bu antik alan, mutlaka ziyaret edilmesi gereken yerlerden biridir.
Kaş’ın en bilinen ve en ilgi çeken yerlerinden biri de Kekova’dır. Kekova, antik Likya bölgesinin bir parçasıdır ve günümüzde su altında kalmış antik yapılarıyla ünlüdür. Kekova Adası’na tekne turlarıyla ulaşabilirsiniz. Bu turda, batık şehir kalıntılarını görebilir ve berrak suların altında kalmış antik evleri, yolları ve yapıları keşfedebilirsiniz. Kekova, hem tarih hem de doğa tutkunları için mükemmel bir destinasyon sunuyor.
Kaputaş Plajı, Kaş’ın en ünlü ve en güzel plajlarından biridir. Efsanevi mavisiyle ünlü olan bu plaj, kayalıkların arasında saklı bir cennet gibidir. Turkuaz rengi denizi ve beyaz kumlarıyla göz kamaştıran Kaputaş, fotoğrafçılar için mükemmel bir çekim alanıdır. Kaş merkezinden sadece 20 dakika uzaklıkta bulunan bu plaja, 200 basamaktan oluşan merdivenlerle ulaşılabilir. Kaputaş’ta yüzebilir, güneşin keyfini çıkarabilirsiniz.
Likya Yolu, dünyanın en güzel yürüyüş rotalarından biridir ve Kaş’tan başlayarak Fethiye’ye kadar devam eder. Bu rota, tarihi kalıntılarla dolu ve doğayla iç içe bir yolculuk sunar. Likya Yolu boyunca, antik Likya kentlerine ait kalıntıları ziyaret edebilir, eşsiz deniz manzaralarına karşı doğa yürüyüşü yapabilirsiniz. Özellikle Kaş’tan Patara’ya kadar olan kısım, doğa severler ve macera arayanlar için harika bir deneyim sunar.
Xanthos, Kaş’a çok yakın bir mesafede yer alan, Likya Uygarlığı’nın en önemli antik şehirlerinden biridir. MÖ 8. yüzyıldan itibaren yerleşim gören bu kent, tarihi ve kültürel açıdan büyük öneme sahiptir. Xanthos’ta, Tiyatro, Liman Caddesi, Tombs of Xanthos gibi pek çok tarihi yapıyı görebilirsiniz. Aynı zamanda, burada bulunan Likya yazıtları da oldukça ilgi çekicidir. Eğer antik tarihe meraklıysanız, Xanthos’u mutlaka ziyaret etmelisiniz.
Kaş’ın merkezine sadece birkaç adım uzaklıkta bulunan Antiphellos Antik Kenti, bölgedeki en eski yerleşim alanlarından biridir. Antiphellos, Likya dönemine ait kalıntılarıyla ünlüdür. Kentin en dikkat çekici yapıları arasında kayalara oyulmuş Likya Mezarları yer alır. Bu mezarlar, Likya uygarlığının ölü gömme geleneklerini ve mimarisini anlamanızı sağlar. Ayrıca Antiphellos Antik Tiyatrosu, Kaş’tan muazzam bir manzaraya sahiptir.
Kaş’a sadece 30 dakika mesafede bulunan Kalkan, muazzam bir deniz manzarası ve tarihi yapılarıyla ünlüdür. Kalkan, dar sokakları, beyaz badanalı evleri ve restoranları ile huzur dolu bir atmosfere sahiptir. Burada, bölgenin tarihi dokusunu keşfederken, Patara Plajı ve Kaputaş Plajı gibi ünlü plajları da ziyaret edebilirsiniz. Kalkan, Kaş’a yakın olmasına rağmen daha sakin ve otantik bir yerleşim yeri arayanlar için harika bir alternatif sunar.
Çukurbağ Yarımadası, Kaş’ın biraz daha dışında kalan fakat doğa ile iç içe olmak isteyenler için harika bir yerdir. Bu yarımada, sakinlik arayanlar için ideal bir mekandır. Kaş’tan teknelerle ulaşabileceğiniz küçük koylar, berrak suları ve eşsiz doğasıyla dikkat çeker. Burada, yüzebilir, doğa yürüyüşleri yapabilir ya da tekne turlarıyla Kaş’ın çevresini keşfe çıkabilirsiniz.
Saklıkent Kanyonu, Kaş’tan yaklaşık bir saatlik mesafededir ve Antalya bölgesinin en derin kanyonlarından biridir. Burada, soğuk dağ suyu içerisinde yürüyüş yapabilir, adrenalin dolu bir deneyim yaşayabilirsiniz. Kanyonun etrafında yürüyüş yolları bulunmakta ve bu yollar boyunca doğanın keyfini çıkarabilirsiniz. Eğer daha fazla macera arıyorsanız, kanyonun derinliklerine doğru yürüyüş yapabilir veya suyun içinde yürüyebilirsiniz.
Patara, Kaş’ın en bilinen antik kentlerinden biridir. Patara Antik Kenti, Likya Birliği’nin başkenti olarak önemli bir yere sahiptir. Kentteki Antik Tiyatro, Zafer Takı ve Liman Yapısı gibi kalıntılar, Patara’nın tarihi önemini gözler önüne seriyor. Patara Plajı ise, 18 kilometrelik uzunluğu ve altın sarısı kumu ile Türkiye’nin en uzun plajlarından biridir. Patara hem tarih hem de doğa tutkunları için eşsiz bir destinasyon sunuyor.